Arnavutköy Mutlu Son Hizmeti Ebru

Arnavutköy Mutlu Son

Arnavutköy Mutlu Son

“Tamam!”

Jack, öyle bir bağırış bağlarırmıştı ki, Ralph sıçradı:

“Ne? Nerede? Bir vapur mi?”

ama Jack, adanın yassı kısmına inen dik yamaçları

gösteriyordu parmağıyla:

“elbet! Orada yatıp duruyorlardır. Yatmaları gerek, güneş

fazla kızgın olunca…”

Şaşkına dönen Ralph, Jack’ın heyecanlı yüzüne bakakaldı.

“Yukarılara çıkıyorlar. Ta yukarılara. Sonra, hava çok sıcak

olunca, bizim memleketteki inekler şeklinde, serinliyorlar gölgeli

yerlerde…”

“Bir gemi görmüş olduğunü sanmıştım!”

“Usulcacık gidip onları yakalayabiliriz. Yüzlerimizi

boyayabiliriz görmesinler diye… Onları kuşatabiliriz bir ihtimal o

zaman…”

Ralph, öfkeden kendini kaybetti:

“Ben dumandan söz ediyordum! Yoksa kurtulmak istemiyor

musun sen? Domuzlar, domuzlar, domuzlar! Başka söz

edemiyorsun!”

“fakat bizlere et gerek!”

Arnavutköy Mutlu Son

“Ben bütün gün çalışıp duruyorum. Simon’dan başka

yardım eden yok. Kulübelerin bilincinde bile değilsin sen!”

“Ben de çalışıyorum.”

“fakat sen o işten hoşlanıyorsun!” diye bağırdı Ralph.

“İsteye isteye ava gidiyorsun. Oysa ben…”

Apaydınlık kumsalda göz göze geldiler. İkisi de şaşıyordu

böylesine çatışmalarına. Başını ilk çeviren Ralph oldu.

Kumda oynayan küçüklerle ilgilenir gibi yaptı. İskele

biçimindeki büyük kayanın ötesinden, yüzme havuzundaki

avcıların bağlarırıp çağırmaları geliyordu. Kayanın ucunda,

yerde yüzükoyun yatan Domuzcuk, suya bakmaktaydı.

“Pek yardım etmiyorlar insana.”

Ralph açıklamak istiyordu; hiç kimsenin tam sanıldığı şeklinde

olmadığını anlatmak istiyordu.

“Simon… O yardım eder.”

Parmağıyla barınakları gösterdi.

“Ötekilerin hepsi fırlayıp gittiler. O benim kadar çok çalıştı.

Fakat…”

“Her süre el altındadır Simon.”

Ralph, yanında Jack, barınaklara geri döndü.

“biraz sana yardım edeyim” diye homurdandı Jack. “sonrasında

suya girerim.”

“Zahmet etme.”

ama barınaklara varınca, Simon’un ortada olmadığını

görmüş olduler. Ralph, barınağın tepesindeki deliğe başını sokup

baktı; sonrasında Jack’a döndü:

“Basıp gitmiş.”

“Bıkmıştır” dedi Jack. “Yıkanmaya gitmiştir.”

Ralph kaşlarını çattı:

“Simon gariptir. Acayiptir o.”

Jack, bir konuda Ralph ile aynı görüşte olabileceğini

göstermek amacıyla, evet dercesine başını salladı. Birbirlerine

bir şey söylemeden, barınağı bıraktılar, yüzme havuzuna

doğru yöneldiler.

“sonra” dedi Jack,

“yıkandıktan ve bir şey yedikten sonrasında,

dağın öteki yanına gideceğim, bir ipucu var mı diye